4 Aralık 2011 Pazar

(P)aris

       
        Bu gece sabaha karşı Paris'e gidiyorum. Çünkü Fransa'da düzenlenen ILTM 2011 turizm fuarına bu sene beni götürüyor patron. Bir haftalık Fransa ziyareti boyunca çok yorulacağımın, zaman zaman gezebileceğimin, bol bol şarap içebileceğimin farkındayım. Mutlu gibiyim; çünkü yepyeni bir ülkeyi baştan keşfetme şansım olacak sokak sokak, cadde cadde ama aynı zamanda içim içimi kemiriyor.

        Hani derler ya 6. his ya da bir nevi "aptala malum olma" durumları diye, işte aynı o duygular içerisindeyim. Bir yanım gidip görmem ve gezmem gerektiğini söylüyor diğer yanım asla o uçağa binmememi. O kadar enteresan bir duygu ki bu; ne mutlu olabiliyorum ne de üzülebiliyorum. O yüzden de içim içimi kemiriyor işte.

        Saat 04.25'de uçak havalandığı an; herşey için çok geç kalacağımı hissediyorum. Sevdiklerime, özlediklerime, hayatıma, yalnızlığıma, herşeye uzak! Ve içimdeki o pis ses; gitmemem gerektiğine dair baskı yapmaya devam ediyor.

        Kimbilir belki içimdeki sesi dinlemeliyim. Belki de dinlemediğim için bu "son" yazım olabilir. Karamsar görünebilirim; ama değilim. Tüm suç şu iç sesimde! Gitmek-kalmak arasında debelenip durmamda.

        Olur da bu son yazım olursa; benim için henüz tam zamanı olmadığını bilin yeter ...

        Kendinize iyi davranın,

        Hoşça'kalın ...

7 yorum:

  1. gitme. her zaman gerçeği hissettin... sen de biliyosun, gitme.

    YanıtlaSil
  2. en çok da o korkutuyo ya beni... İçimdeki histen korkuyorum.

    YanıtlaSil
  3. sana iyi yolculuklar, iyi eğlenceler; hayat bildiği gibi gelsin... ama bazen çok adaletsiz olabiliyor, umarım uçak fobisidir; bangır bangır müzik dinle dikkatini dağıt bence.

    YanıtlaSil
  4. öncelikle iyi düş iyi olsun hani derler ya ağzını hayra aç (gerisini getirmiim)

    umarım sorunsuz bir gidiş geliş olur ve "bu sefer boşa evhamlanmışım" dersin.

    YanıtlaSil
  5. Her seferinde aynı heycanı yaşıyorum gittiğimde...
    paris candır, paris anadır, paris hayattır!
    Aaaahh... aaaah...

    YanıtlaSil