7 Mayıs 2011 Cumartesi

(S)es

        Uzun süren bir ilişkinin ardından gidenin yokluğunun en fazla hissedileceği zaman hiç kuşkusuzki ayrılık dönemidir. İkarus'la ayrıldıktan sonra bu durum benim için pek söz konusu değildi. 1.5 yıldır beraber yattığım, seviştiğim, alıştığım insanı kaybetmiştim ama içimde zerre üzüntü yoktu. Böyle hissetmemdeki en büyük etken hatıralardan, anılardan tamamen uzak, O'nunla hiçbir bağlantısı olmayan bir şehirde, Fethiye'de, O'ndan ayrılmış olmamdı. Ve bir ay boyunca hiç İstanbul'a dönmeden İzmir'e, Burhaniye'ye, Bozcaada'ya ve Çanakkale'ye gitmemdi. O yüzden İkarus aklıma dahi gelmedi. İstanbul'a döndüğümde odama girer girmez masmavi duvarlarımda O'nun gölgesi dans ediyordu. Hemen ertesi gün odamı şarap kırmızısına boyadım. Tüm fotoğrafları, notları, hediyeleri, O'na ait herşeyi yaktım. Yeni güne uyandığımda artık İkarus'u tamamen Ege'nin serin sularına gömmüştüm.
        İkarus'tan sonra birkaç farklı insanla tanıştım, ancak uzun bir ilişkinin hemen ardından yeni birine ne sevgi gösterebilirdim, ne de bağlanabilirdim. Bu yüzden tanıştığım insanlarla ciddi ya da ileriye dönük hiçbir plan yapmadım.
        Günlerden bir gün, 2010 yeni yılına girmeden birkaç gün önce, Facebook'ta arkadaşımın paylaştığı Şebnem Ferah şarkısına yorum yaparken tanıştım Adanalıyla. Belli ki O da Şebnem'i çok seviyordu ve yaptığı yorum, hem şarkıya hem de benim yorumuma cevap niteliği taşıyordu. Ben de doğal olarak yorumuna cevap verdim. Karşılıklı yorumlaşmamız devam ederken, beni Facebook'a ekleme talebi geldi ve ben de hiç tereddütsüz kabul ettim. Bundan sonraki aşama Facebook'tan mesajlaşma aşamasıydı ve hemen ardından MSN'e ekleme aşamasına geçtik.
        Konuşurken inanılmaz keyif aldığım, çok sempatik, çok tatlı ve bir o kadar da yakışıklı biriydi Adanalı. Muhabbetlerimiz o kadar yoğundu ki, sabahlara kadar MSN'de, telefonda konuşuyo ve mesajlaşıyorduk. Tek sorun O Adana'da yaşıyordu.
        İkimizin de en büyük hayali Şebnem Ferah'la tanışma imkanına erişmekti. Bu konuda planlar yaparken, 22 Ocak akşamı Ankara'da Şebnem'in konseri olduğunu öğrendik. Hemen ardından çalışmalar başladı: O Adana'dan trenle Ankara'ya gelecekti, ben İstanbul'dan trenle Ankara'ya gidecektim ve böylece görüşebilmiş olacaktık.
        Gerçekten de dediğimizi gerçekleştirdik, hem de Şebnem Ferah'ın cep numarasını başarılı bi araştırma sonucunda bularak... Konser günü tanıştığımızda çok sevmiştik birbirimizi. Havanın soğukluğunu da bahane ederek, resmen birbirimize sarılmış bir şekilde sırada bekledik. Zaman zaman O'nu hemen oracıkta öpmemek için zor tuttum kendimi. Mutlu, mesut ve Şebnem'le tanışma imkanı bulduğumuz bir konserden sonra O'nun arkadaşının evine gittik ve birbirimize sarılıp uyuduk.
        Bu görüşmemizin ardından 2 hafta sonra İstanbul'a geldi. Bir hafta boyunca bizde kaldı. İstanbul'u O'na gezdirmek benim için son derece keyifliydi. 2 hafta sonra da ben Adana'ya O'nun yanına gittim. Ordan Hatay'a arkadaşlarının yanına geçip gezdik. Daha önce hiç gitmediğim biryerde O'nunla zaman geçirmek çok hoşuma gitmişti.
        Herşey yolunda giden bir ilişkim vardı, tek sorun birbirimize inanılmaz uzak oluşumuzdu. Bu uzaklığın getirdiği sorunlar da çok geçmeden kendini göstermeye başlamıştı. 10 aydır beraberdik ama ilişki devam etmiyordu. Ve ilişkiye son noktayı koymamızdaki en büyük etken benim başka birine aşık olmamdı.