13 Ocak 2011 Perşembe

(C)esaret

        Aramızdaki herşeyin havada asılı kaldığı bir dönemde ben küçük bir ameliyat oldum. Ameliyattan haberi vardı, ama artık görüşmediğimiz için hiçbir şekilde hastaneye geleceğini düşünmemiştim, ta ki O'nu kapıda görünceye kadar. Annemleri tanıdığı için hemen içeri buyur edildi. Yatağımın tam yanındaki sandalyeye oturduğunda uzun bir aradan sonra ilk defa O'na tekrar bu kadar yakın bir konuma gelmiştim. Kızgındım, kavgalıydım ve haklıydım ama bir o kadar da aşıktım. O benim ilkimdi ve sanki hiçbir zaman vazgeçemeyeceğimi düşünüyordum.


        Kısa bir hasta ziyaretinden sonra "Ben kalkayım" diyip ayaklandı. "Hoşçakal" dedim sadece, "Hoşçakal" diyebildi sadece. Ayağa kalkıp kapıya yönelmeden önce, odada bulunan ablama doğru yöneldi, kulağına birşeyler söyleyip elindeki poşeti verdi ve çıktı gitti. Ablama verdiğinin ne olduğunu o gittikten sonra anlayabildim; çikolata sevdiğim için bana iki tane kalp şeklinde çikolata almıştı. O gece çikolatalardan birini yedim, ama diğerini onunla "son" görüştüğümüz güne kadar sakladım.
       
        Ne kadar kolaydır varken yok etmek
        Ve ne kadar zordur yoktan var etmek

        O'nu en çok özlediğim akşam, O'nunla olan tüm ilişkimi bitirmeye karar verdiğim akşamdı. O akşam herşeyi göze alıp çıktım yola, ters ters yürüyen ayaklarım ve soğuk ellerimle o Nisan akşamı vardım evlerinin önüne. Üç kere uzun uzun çaldı telefon, tam kapamak üzereyken "Alo" dedi tanıdığım ama haftalardır duymadığım o ses. "Evinizin önündeyim, müsaitmisin" dedim. "Tabiki, geliyorum hemen" diyip kapadı telefonu. Beraber yemek yemeğe gittik. Yanımda birkaç yalan getirmiştim neden geldiğime dair, onları saldım ortalığa, yok olup gittiler sözcüklerin arasında. Veda ederken tutuştu ellerimiz ama bu sefer farklı... Daha bir arkadaşcasına, son söz dolaşıp durdu veda sahnesinin arkasında, sonsuzluğa doğru uzayıp yok olarak: "Kendine iyi bak, İyi bak, İyi ..."
        Ellerimiz ayrılırken farketti avucuna bıraktığım, bana aldığı çikolata paketinin kırmızı jelatinini. Yüzündeki o son şaşkınlık ifadesi geçmeden arkamı dönüp yürümeye başladım. Az önce son kez tuttuğum sıcacık ellerde eriyen elim, şimdi cebimdeki kalp çikolatamı eritiyordu...

        Not: Tüm suç o heybetli kapıdamıydı yoksa bende olan potansiyelden mi kaynaklanıyordu bilemem ama ilk ilişkimin giriş, gelişme ve sonuç kısımları böyleydi. Ayrıldıktan sonra üç yıl boyunca her sene aynı tarihte buluşup sinemaya gittik, son bir yıldır kendisiyle hiçbir şekilde iletişimim olmadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder