Düş kuşanmış bir şehrin surlarından sarkarken ben
Sen kapat o kara gözlerini.
Çarpa çarpa düşerken bir aşk ellerimden yere,
Görme sen !!
Uzaklara dal,
Yalnızlığı düşle,
Kaybettiğin birileri gelsin aklına,
Yarım bıraktığın kitaplar,
Dağıttığın yataklar,
Kaybolduğun şehirler,
Kırdığın camlar,
Terk ettiğin adamlar gelsin aklına…
Ama kuşatılmışken bu gözden çıkartılmış şehir,
Bari sen vakitsiz sınırlarıma dayanma.
Şimdi çığlık çığlığa susuyorum en içten,en kaybetmiş,en sessiz duygularımla..
Yağmur sonrası bir cam buğusuna gayri ihtiyari adını yazarken bulursam parmak uçlarımı,
Bir anne bedduası gibi sustururum dudaklarımı.
Susmuyorum bu gece,
Çatlak bir bardaktan sızıyorum bedenine.
Durduk yere dudaklarıma asıyorum seni,
ki sokak ortasında bıçaklanan düşüncelerim,
Sana secde ediyor şimdi.
Şimdi sarıldığın battaniyeyi,
İçtiğin sigarayı,
Baktığın duvarı bile kıskanıyorum.
Çünkü beni sarmadığın kolların,
Bana bakmadığın gözlerin,
Beni öpmediğin dudakların maddenin tabiatına yenik düşmekte başka zamanlarda,
Başka bir odada..
Ve o vakitler adım gibi biliyorum sen benim aklımdayken,
Başkaları senin saçlarında olacak.
Sen benim kalbimdeyken,
Başkaları senin teninde olacak.
Ben sabaha karşı bir rıhtımda yağmalanırken,
Başkaları sana sahip olacak.
Uykuyla uyanıklık arası kanayacak sensizlikten çatlayan ellerim,
Göğüs kafesim dar gelecek kalbime,
Bir ihtilal çıkacak sokaklarımda,
Bende ırsi olan ne varsa,
Sende babadan oğla geçecek,
Aşk misali..
07.12.2010