19 Haziran 2011 Pazar

(U)ykusuz

       

        Söz'le birlikteliğimizin birinci ayında, son Edirne'ye gidişimde, onların sınav haftasıydı. Ben odada oturup dizi/film izlerken, O arkadaşlarıyla ders çalışıyordu. Her zaman sarmaş dolaş uyuduğum adamla bu sefer sırt sırta uyumaya başlamıştık. Ters giden birşeyler vardı ve bu durum benim oldukça canımı sıkıyordu. Önceleri sınavlar yüzünden olduğunu düşündüm. Malum sınav haftası, stresli günler, uykusuz geceler... Daha sonra farkettim ki tüm stresini geçirmek, biraz olsun kafasını dağıtmaya çalışmak için oradaydım ama O bunu umursamıyordu.
        Bir gece dayanamayıp konuyu açtım. İçimin rahat olmayışını, "sevgili" miyiz yoksa "arkadaş" mı ayrımını yapamadığımı söyledim. Bana oldukça genel-geçer cevaplar verdi. Bazı şeylerin onun için zor olduğunu, ikili ilişkilerde zorlandığını ama beni kaybetmek istemediğini söyledi. Uzun süren muhabbetten sonra günün yorgunluğu ile uyumaya karar verdik. Sırt sırta döndükten birkaç dakika sonra Söz'ün uyuduğunu farkettim. Benim gözüme uyku girmiyordu. Birşeyler beni durmadan dürtüklüyordu. Karanlık odadanın duvarlarında gözlerimi gezdirirken, bir anda masada duran telefonunu farkettim. Anlık bir hamleyle telefonu elime aldım ve gelen mesajlara girdim. İlk açtığım mesaj, yakın(!) arkadaşlarından birinden gelen bir mesajdı : "Ev arkadaşın evde değilmiydi? Nasıl kaldı sizde? Sevgilin biliyor mu?"
        Kalbimden beynime doğru bir ateş yükselirken, tüm bedenimin soğudunu hissettim. Karşılaşacağım cevaptan oldukça emin bir şekilde gönderilen kutusuna girdim : "Ev arkadaşım yoktu, bizde kaldı, beraber yattık. Sevgilim olmasa affetmezdim. Ben eski playboy günlerimi özledim sanırım."
        Gecenin üçünde duvarlar üzerime üzerime gelirken nefes alamadığımı farkettim. Artık buraya, bu yatağa ait değildim ve acilen terk etmeliydim. Yataktan kalkmadan önce Söz'ü uyandırdım: "Arkamdan iş çeviriyorsan bari iz bırakma." diyip telefonunu verdiğimde hiçbirşey anlamamış gözlerle bana baktı. Yataktan kalktım. Eşyalarımı topladım. Çantamı aldım. Ve gecenin üçünde attım kendimi Edirne sokaklarına.
        İstanbul'a ilk otobüs 5.15'teydi. Otogara gidip iki saat boyunca tek başıma oturdum. Terk etmeliydim bu şehri derhal, hiç vakit kaybetmeden...


Not: Söz'le birlikteliğim esnasında beni daha önce hiç bilmeyen en yakın iki arkadaşıma açılmaya karar verdim. Onları bir gün konuşmak için çağırdım, hayatımda bir erkek olduğunu anlattım ve O erkeği sevdiğimi söyledim. Arkadaşlarımdan birisi bu konuya oldukça katı bakarken ve hatta en yakın arkadaşımın gay olduğunu öğrenirsem bir daha asla konuşmam derken, bana "istisna" olduğumu söyledi. Hayatımda aldığım en güzel cevap o akşam dostumun söylediği İSTİSNA cümlesiydi.

1 yorum:

  1. vay be telefon olayı şok olmuş hakketten senin de ne fırtınalı ilişkilerin olmuş :) Daha Eskişehir aklımda...

    YanıtlaSil