15 Ocak 2012 Pazar

(B)eklenmedik Son


        Kapının kapanma sesine uyandı. Ev sahibi çocuk az önce çıkmış olamalıydı. Peki neden onu uyandırmamış neden haber vermeden çıkıp gitmişti. Belki de hoşlanmamıştır diye düşündü. Ama dün geceki ateşli seksleri böyle söylemiyordu. Birbirine uzun zamandır hasret iki bedenin buluşması gibiydi dün gece; konuşmak günah, dokunmak sınırsızdı. Sonunda kayıp puzzle parçasını bulmuş gibi kusursuz kenetlenmişti bedenler şafak sökene kadar. Aşkın bir tanımı olsa; "kayıp puzzle parçam" derdi. Dün gece de yine böyle olmuştu. Arkasında gidip gelen çocuğun nefesini ensesinde, dudaklarını dudağında hissetmek, onunla göz göze gelmek, gözlerinde kaybolmak farklı duygular uyandırmıştı içinde. Sanırım aşık oluyordu.
        O kadar çok erkekle yatıp kalkıyordu ki bedenini satarak para kazanmak onun için bir yaşam tarzı haline gelmişti. İlk başlarda bu işi yapmakta zorlanıyordu. Gücüne gidiyordu erkeklerin altına yatmak. Zaman zaman iğreniyordu. Kendinden yaşça çok büyük amcaların göbeği üstünde zıplarken gözlerini kapar, amca boşalır boşalmaz da tuvalete gider kusardı.  Daha sonraları bu durum onun için bir vazgeçilmeze dönüştü. Cebinde beş kuruş parası yoktu ve ödemesi gereken bir okul harcı ve ev kirası vardı. Para kazanmanın en kolay yolu; abaza erkeklerle dolu bu şehirde bedenini pazarlamaktı.
        Zaman içinde kendi de alıştı bu duruma. Artık bu piyasada iyice tanınır hale geldiğinde, yatmak istediği erkekleri de kendi seçmeye başlamıştı. Zengin züppe piçleri, kenar mahalle ibneleri, karısını aldatan godoşlar onun evinden çıkmaz olmuştu. Kazandığı parayla masraflarını kapatabiliyor hatta gezip tozmasına bile yetiyordu para.
        Bedenini satarak para kazanmak onun için bir yaşam tarzına dönüşmüşken bu çocuk da nereden çıkmıştı şimdi. Daha önce yattığı hiçbir erkeğe hissetmediği duyguları hissediyordu. İçi kıpır kıpırdı. Kendi de inanamıyordu ama; aşık oluyordu!
        Yatakta doğrulduğunda uyku sersemi odaya göz atmaya başladı. Tüm darmadağınıklığına rağmen bu oda ona huzur veriyordu. Ne yataktan çıkmak istiyor, ne de evi terketmek istiyordu. Sanki bir ömür bu yatakta böylece kalabilirdi. Ev sahibi çocuk gelene kadar hep onu bekleyebilirdi.
        Dün akşamı düşününce yüzüne bir gülümseme yayıldı. Ev sahibi çocukla bir barda tanışmışlardı. Öyle gaylerin filan takıldığı bir bar da değildi üstelik. Gayet sıradan, salaş, çatı katı küçük bir mekandı. Yan yana cam kenarında duran iki masada tek başlarına otururken başlamıştı muhabbet. Hiç düşünmediği kadar hoşuna gitmişti bu çocuk; hem ses tonuyla, hem mimikleriyle hem de anlattıklarıyla büyülemişti onu. Bu büyüye işte ta o zaman kapılmıştı. Beraber bardan çıkmış, köşedeki marketten iki şişe şarap almış ve eve gelmişlerdi. Şarapları içtikten sonra daha fazla dayanamayıp sevişmeye başlamış, sabaha karşı da yorgun düşüp uykuya dalmışlardı.
        Saatine baktığında öğleden sonra iki olduğunu farketti. Artık evden çıkıp okula gitmesi gerekiyordu, hatta geç bile kalmıştı. Yatağın kenarına oturdu, iyice gerindi, sonra hızlı bir şekilde çırılçıplak bedeniyle ayağa kalkıp koltuğun kenarında duran boxerına doğru yöneldi. Başı dönüyordu, dün gece fazla alkol almıştı. Adımlarını yalpalayarak atarken ayağı yerde duran ve dün akşamdan kalma iki şarap şişesine takıldı, dengesini kaybetti. Düşerken koltuğa tutunmaya çalıştı; ama beceremedi. Kafası kalorifere çarpmadan hemen önce yatağın kenarındaki notu ve parayı farketti. Kendini sadece "kullanılmış" hissederken başından aşağı kanlar süzülmeye başladı, gözleri açık ve notta kendini karanlığa bıraktı...



                                                                                             ... to be continued
       

2 yorum:

  1. devamı fazla gecikmeden gelsin lütfen

    YanıtlaSil
  2. devam edecek olmasına sevindim..
    bende böyle bir hikaye yazıyordum ki, sonu gelmeden araya soğuklar girdi, kar yağdı, birisi hayatıma girdi filan derken yarım kaldı bakalım ne zaman devam edeceğim..

    YanıtlaSil