2 Ocak 2012 Pazartesi

(A)fili Yalnızlık



        Uzun ve uykusuz geçen bir gecenin ardından gözlerini açtığında, perdenin arasından süzülüp gelen güneş ışığı ile sabah olduğunu anlamıştı. Yeni bir gün doğmak üzereydi, belki de çoktan doğmuştu. Her zaman olduğu gibi bu sabah da geç uyandığını düşündü. Gün başlamış, insanlar sokaklara dökülmüş, işine giden işine, okuluna giden okuluna çoktan gitmiştir diye geçirdi aklından. Zaman kavramını kaybedeli çok olmuştu. Günün herhangi bir saatinde uyuyabiliyor, herhangi bir saatinde uyanabiliyordu. Genelde geceleri uykusuz geçiyordu. Ne kadar ilaç, ne kadar uyku hapı varsa hepsini denemişti ama artık bedeni uykuyu kabul etmiyordu. Gece uyumak onun için zaman kaybı gibi gözüküyordu. Oysa yakalaması gereken bi zaman da yoktu! Kendinden vazgeçeli çok uzun zaman olmuştu. Sporu bırakmış, kilo almaya başlamıştı. Kimi zaman deli gibi yemeklere saldırırken, kimi zaman da gün boyu hiçbir şey yemeyip açlık hissetmiyordu. Kendini sigara ve içkiyle beslemek kolayına geliyordu; sonuçta uzun zamandır elinden düşmüyordu ikisi de.

        Yastığına daha da sıkı sarılıp odayı seyretmeye başladı; hemen yatağının kenarında duran iki şişe şarabı görünce dün geceden kalmış olabileceğini düşündü... Kimbilir belki de bir önceki geceden kalmıştı... Hayır hatırlamıyordu! Hemen yanında duran kül tablası ağzına kadar dolmuş, birkaç izmarit ve sigara külleri yere saçılmıştı. Ne zamandır kül tablasını boşaltmadığını düşünmeye çalıştı ama hayır! onu da hatırlamıyordu. Odanın dört bir yanına saçılmış iç çamaşırları, kıyafetler, çoraplar onu rahatsız etmiyordu. Derken mavi t-shirtünün yanında duran prezervatif kutusunu farketti. Etrafına saçılmış birkaç prezervatifin içi sperm doluydu. Tam o sırada farketti; mavi bir t-shirtünün olmadığını... Yatağın diğer tarafına döndüğünde karşılaştığı çıplak beden; dün geceye dair tüm kanıtları doğruluyordu. Dün gece yine seks yapmıştı!

        Yanında yatan çocuk derin bir uykudaydı. Bedeni çırılçıplak ve pürüzsüz. Dokunmak gelmiyordu içinden, nefret etmek istiyordu erkek bedeninden ama ne yaparsa yapsın onu cezbediyordu bu beden. Elini boxerından içeri soktu; çocuğun bedenini görür görmez sertleşmişti. Her sabah tek başına yaptığı mastürbasyonu, bu sefer yanında yatan çocuğun bedenini izleyerek yapmaya başladı. Asıldıkça zevke geliyor, bedeni kasılıyordu. Kasılmaların arttığı o en son noktada, göğsüne kadar fışkırtarak boşalmıştı.

        Yatağın kenarına oturduğunda vücudundan aşağı doğmayacak binlerce çocuk süzülmeye başlamıştı. Pisliğine aldırmadan bir sigara yaktı. Dün geceden kalma sigara dumanına yenilerini ekledi. Her çektiği nefes, kendi sonunu yazmaya yetiyordu. Başını ellerinin arasına aldı. Saçları darmadağınıktı. Uzun zamandır taramıyordu saçlarını... Sigarasını masanın kenarına iliştirip, vücudunu temizlemeye başladı. Spermlerinden iğreniyordu, kendinden iğreniyordu, yatağında yatan bu yabancı çocuktan iğreniyordu. Alelacele üzerine bir tshirt geçirdi, yatağın yanına bir not bıraktı ve derhal kendi evini terketti.
       
        Çocuk uyandığında notu gördü;
 " İsmini hatırlamadığım yakışıklı; mutfakta sıcak kahve var, kapıyı çıkarken çekersin, ayrıca paranı masanın üzerine bıraktım."


                                                                                                  to be continued ...

2 yorum: