26 Ağustos 2011 Cuma

(C)ümle

       
        Hep bir şeylere sevdalanmakla geçiyor ömür. Mesela sevgiliye yazılıyor en güzel cümleler, O'na hasret oluyor karanlık geceler. Elinin teri, bedeninin kokusu, dudağının kenarı, kalbinin ritmi, sürüp gidiyor O'na yazılan kelimeler. Yakınınızda tam dibinizde oluyor ya da binlerce kilometre uzağınızda kalıyor. Yanındayken söyleyemediğiniz cümlelerinizi, uzaktan fısıldıyorsunuz kulağına. Biliyosunuz ki O duyar, O hisseder, yıldızlar iletir O'na söylemek istediklerinizi, aynı gökyüzü altında farklı yerlerde uyurken hissedersiniz aynı Yıldız'a, aynı Ay'a  baktığınızı. Nereye baksanız O'nu görürsünüz, sokaktan geçen insanların yüzünde O'nu bulursunuz, arkadaş muhabbetlerinden durmadan O'ndan bahseder, O'nu anlatırsınız. Duyduğunuz bir ezgide, denizin iyot kokusunda, rüzgarın uğultusunda, kapı gıcırtısında, mesaj sesinde hep O gelir aklınıza. En umulmadık zamanlarda sevginiz dolup taşar göğüs kafesinizden dışarı, sokağa çıkıp bağırmak istersiniz cümle alem duysun diye O'na olan sevginizi, ama yapamazsınız. Hep birşeyler gizlidir. Siz gizli yaşamaya mahkumsunuzdur. O ne der, bu ne der, insanlar ne der diye düşünmek sizin boynunuzun borcudur. Ayrıntılara takılmadığınız sürece mutlu mesut yaşayıp gidebilirsiniz, ama ayrıntılar da önemlidir.

Kimi insanlar da bir ada'ya, rüzgar'a, güneş'a, ay'a aşık olur. Onsuz yapamaz. Ruhuna yapışmıştır adeta. Ne zaman aşkıyla buluşsa; kendinden geçer, kendini kaybeder. Tıpkı "İncir Reçeli" filminde denildiği gibi:

"Bana bi'şey sevme hakkı vermediler, ben de incir reçelini sevdim."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder